Türkiye ile pek çok ülkenin gündeminde orman yangınları ve sel felaketleri var. Peki tüm bunların sistematik bir biçimde yaşanıyor olmasının bir sebebi var mı?
Felaket senaryoları serimizde bugüne kadar ele aldığımız konular içerisinde istisnai olarak günümüzde etkisini gösteren ve bu yazının senaryosu olan küresel ısınma, bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi Bill Gates’in bizi uyardığı bir diğer felaket.
Sera Gazları
Güneş’ten Dünya’ya salınan enerjinin bir kısmını emen ve tekrar salınım yapan sera gazları, bu yüzyılın günah keçisi. Aslında Dünya’nın yaşanabilir bir sıcaklıkta olmasının da sebebi bu sera gazlarıdır. Sera gazlarının yokluğunda günümüzde yaklaşık 15 derece olan ortalama sıcaklık bundan 30 derece daha düşük olacaktı. Buradan anladığımız kadarıyla sera gazlarının varlığı değil, yüksek karbon salınımı ile birlikte miktarının kontrolsüz artışı bir problem oluşturuyor.

Küresel Isınma
İnsanlık ilerlemek için attığı her plansız adımda kendi sonunu getirmeye bir adım daha yaklaşıyor. Bu açıdan bakınca, insanlığı elinde patlayacak bir bombanın pimini çeken birisi olarak tasvir etmek yanlış olmaz.
Sanayi devrimi, kısıtlı üretime makineleşme ve fosil yakıtlar ile bir son vermiş, sonuç olarak insanların hayat şartlarını da belirli açılardan yükseltmiştir. Lakin bu önü alınamaz fosil yakıt tüketimi ile birlikte kimsenin aklına gelmeyecek bir problemle karşılaşıldı. Fosil yakıt tüketimiyle birlikte 1750 yılında atmosferde 280 ppm yoğunluğunda bulunan karbondioksit, günümüzde 410 ppm değerlerine kadar yükseldi.

Sanayileşme sonucunda kullanılan fosil yakıtların oluşturduğu karbondioksit salınımının Dünya iklimini değiştirebileceğini söyleyen ilk kişi 1896 yılında İsveçli bilim adamı Svante Arrhenius oldu. Aslında oldukça erken olan bu öngörüsünde hiç de haksız değildi.
Dünya neredeyse geçirdiği her yılda bir önceki yıldan daha sıcak oluyor. Öyle ki, yaşanan en sıcak 20 yıl son 22 yıl içerisinde yaşandı. 2021 yılında pek çok yerde sıcaklık rekorları kırıldı, Kanada’da 46 derece sıcaklıklara ulaşıldı ve 800’den fazla insan hayatını kaybetti, Cizre’de 49,1 derece ile bir avrupa ülkesinde görülmüş en yüksek sıcaklık kaydedildi. Aşırı sıcaklar ve buna bağlı kuruyan hava da günümüzde pek çok ülkede yangınlara sebep oldu. Özellikle Türkiye’de durum çok daha vahim.
Dünya ortalama sıcaklığının Paris İklim Anlaşması ile birlikte 2100 yılına kadar 1.5-2 derece arasında baskılanması kararlaştırılmıştı. Ancak 2020 yılında bile bu değer 1,2 derece olarak kaydedildi ve önümüzdeki 5 yıl içinde muhtemelen 1,5 derecelik limit sıcaklık artışı aşılacak. Peki küresel ısınma nelere sebep olacak?

İklim Değişikliği
Dünya için iklim değişikliği yeni bir şey değil, buz devri de günümüzden 15 derece daha sıcak dinozorların yaşadığı dönem de Dünya’da yaşandı. Dünya için yeni olan şey, normalde milyonlarca yıl içinde olması gereken iklim değişikliğinin karbon salınımı ve küresel ısınmaya bağlı olarak yüzyıllar içinde gerçekleşecek şekilde değişmesi.

Isınma denince akla sadece kuraklığın, çölleşmenin ve sıcaklığın gelmesi gayet normal ancak iklim değişimi bunlarla sınırlı değil. İklim değişikliği yaşanan afet ve ekstrem durumların şiddetini, sıklığını ve görülme alanlarını arttıracak. Yaz sıcaklıkları ve kuraklıkların bu mevsim içinde şiddetleneceği gibi sağanak yağışlar, fırtınalar, hortumlar ve sert kışlar da şiddetini giderek arttıracak. Dünya’da bölgesel ortalamalar bulundukları enlemlere göre farklılaşacak ve yaşamak için elverişli bölgeler bu yüzden daralacak. Ekvatora yakın bölgelerde sıcaklık artacağı gibi kutuplara yakın bölgelerde de kutupların yüksek basınçlarının azalmasına bağlı olarak bir soğuma gerçekleşecek. Artan yağışlarla gerçekleşecek taşkınlar denize yakın tarım bölgelerinde tuz artışına sebep olup tarım ürünlerine zarar verecek, Almanya ve Rize’de gerçekleştiği gibi yıkıcı felaketlere dahi dönüşecek.
Deniz Seviyesi
Deniz seviyesi kutuplardaki erime ve sıcaklık artışına bağlı suların genleşmesi yüzünden her yıl yükseliyor. 1880 yılından günümüze kadar da deniz seviyesi yaklaşık 24 santimetre yükseldi. Bu yükselmede en büyük payı da %42 ile sıcaklığın artışıyla genleşen su oluşturuyor.

Yükselmelerin devam etmesi yerleşim yerlerinin büyük bir kısmını sular altında bırakabilir. Öyle ki 5 milyondan fazla nüfusu bulunan şehirlerin yarıdan fazlası deniz seviyesinde bulunuyor. Küresel ısınmaya bağlı erimeler bu şehirler için büyük tehdit oluşturuyor. 1.3 derece olan sıcaklık artışı 3 dereceye ulaştığında buz kütlelerinin erimesi kaçınılmaz derecede hızlanabilir. Bu durumda sıcaklık artışı ve düşen basınç yüzünden kutuplardan gerçekleşen soğuk salınımlar artacak ve buz kütlelerinde erimeler çoğalacak. Kuzey yarım kürede, Grönland’da bulunan en büyük buz kütlesi tamamen eridiğinde deniz seviyesi 7, Güney kutbu tamamen erdiğinde ise deniz seviyesi 60 metre artacak.
Oluşacak bu denli iklim değişikliği Dünya’da ilk kitlesel iklim göçlerine sebep olabilir. Bu göçlerin ilk kez sert doğa olayları veya sular altında kalan ada ülkeleri sebeplerinden hangisi olacağını da zaman gösterecek.
Dünya Ne Yapıyor?
160 ülkeyi barındırıan Kyoto Protokolü ve 195 ülke tarafından imzalanan Paris İklim anlaşması ile iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın azaltılması için bazı önlem kararları alındı. Türkiye’nin de imzası bulunduğu bu anlaşma Türkiye tarafından ne yazık ki uygulanamıyor. Sebebi ise Türkiye’nin gerekli düzenlemeleri yapmak için yeterli finansmana ulaşamaması. Paris anlaşmasına göre gelişmekte olan ülkeler hazırlanacak fondan yardım alacaklar ancak Çin gelişmekte olan ülkeler listesinde yer alırken Türkiye gelişmiş ülke kategorisinde yer alıyor. Halihazırda taahüt edilen fon miktarına da ulaşılmaması Paris Anlaşmasının uygulanabilirliği konusunda soru işareti oluşturuyor.
Almanya gibi bazı ülkeler karbon salınımını sıfırlayacak planlar yapmış olsa da gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler için böyle planların oluşturulması pek gerçekçi değil. Bu konuda tüm Dünya’nın birlikte hareket etmesi ve birbirine destek olması gerekiyor. Şu an karbon salınımının sıfırlanması durumunda bile sıcaklık ortalamalarının normale dönmesinin yüzyıllar süreceği tahmin ediliyor.
Gelecek hafta bu global probleme çözüm olabilecek bir konu hakkında konuşacağız. Umarım bizi orman yangınlarının önüne geçilebildiği, yeşil ve mevsimlerin bozulmadığı bir gelecek bekliyordur.