29 Aralık 2021'de Twitter, mRNA aşısının mucidi Dr. Robert Malone'un hesabını kalıcı olarak askıya aldı. Dr. Malone, attığı bir tweet'te "Pfizer mRNA aşısının yarardan çok zarar verdiğini" söylemişti. Covid-19'e karşı yanlış bilgiyle mücadele eden Twitter, yalan bilgi olarak etiketlediği bu tweet nedeniyle Dr. Robert Malone'un hesabının askıya alındığını da doğruladı.
Dr. Malone ise Substack sayfasındaki bir blog yazısında, hesabın askıya alınması ile ilgili şu sözleri sarf etti: "Eninde sonunda olacağını hepimiz biliyorduk. Yarım milyondan fazla takipçi göz açıp kapayıncaya kadar gitti. Bu, tabiri caizse, hedef benim demektir. Hedefin ta kendisi. (Hesabın askıya alınması) Bu aşıların çocuklara zorunlu kılınmasını ve hükümetlerimizdeki, tıbbi-endüstriyel kompleks ve ilaç endüstrilerindeki yolsuzluğu durdurmak için verdiğimiz mücadelede kritik bir bileşeni kaybettiğimiz anlamına geliyor."
Dr. Malone ilk kez yasaklanmıyor
Bu durum, Dr. Malone'un büyük bir sosyal platform tarafından ilk kez yasaklanışı değil. Haziran 2021'de Dr. Malone, "deneysel aşılar" riski hakkında konuşmasının ardından YouTube tarafından yasaklanmış ve LinkedIn tarafından da sansürlenmişti. Ayrıca bugün Dr. Malone'un Joe Rogan ile yaptığı röportaj da Youtube tarafından kaldırıldı. Aşağıda kaldırılan video yer alıyor.
Dr. Malone yaptığı röportajda "Hükümetimiz bu konuda kontrolden çıktı ve kanunsuzlar. Biyoetiği tamamen göz ardı ediyorlar, federal ortak kuralı tamamen göz ardı ediyorlar, bildiğim tüm kuralları çiğnediler. Yıllarca bu konuda eğitilmiş olsalar da, deneysel bir aşının bu zorunlulukları açıkça yasa dışıdır. Nürnberg yasasıyla açıkça tutarsızlar, Belmont raporuyla açıkça tutarsızlar. Kesinlikle yasadışılar ve umurlarında değil ve aramızda duran tek şey ve birçok meslektaşımız için çok geç, Savunma Bakanlığı'ndaki talihsiz meslektaşlar, umarım onlar bizim hakkımızı almadan önce onları durdurabiliriz." sözleriyle aşı uygulamasına sert bir şekilde çıkışmıştı. Malone'un bu sözleri dünya çapında aşı karşıtları tarafından büyük destek görüyor. Aşağıda videosu kaldırılan röportajın podcast hali yer alıyor.
Peki sosyal medyalar neden Dr. Malone'a karşı?
Bunun en büyük sebebi dünyanın şu anda yeni bir salgın dalgasıyla karşı karşıya olması. Omicron varyantı çok hızlı bir şekilde yayılıyor ve durum pek çok ülkenin sağlık sistemini tehlikeye sokacak hale geldi. Hal böyleyken doğruluğu teyit edilmemiş bilgiler kitlelerde yanılsamalara sebep olabiliyor. "mRNA aşısının mucidi" unvanının kudretini kullanan Dr. Robert Malone, böylelikle açıklamalarıyla büyük kitleleri etkileyebilecek durumda.
Ayrıca sosyal medya platformlarda, her adanmış grup gibi aşı karşıtları büyük bir harekete sahip. Bu gruplara karşıt ne kadar görüş sunulursa sunulsun, eğer tutunacak bir dal da sağlanırsa kendi görüşlerinden farklı düşünemiyor. "mRNA aşısının mucidi"nin çıkıp aşı karşıtı söylemlerde bulunması bu grup için paha biçilmez bir hediye. Bu gruplar ile de savaşta olan sosyal medya platformları, bu sebeple Dr. Malone'un hesaplarını askıya alıyor.
Bu arada Dr. Malone gerçekten mRNA aşısının mucidi mi?
Dr. Robert Malone, web sitesinde Pfizer ve Moderna gibi ilaç şirketleri tarafından üretilen koronavirüs aşılarında kullanılan mRNA aşılarının (ve DNA aşılarının) mucidi olduğunu iddia ediyor. İddiasında 1987 ve 1988 yıllarında Salk Enstitüsü'nde çalışırken mRNA aşılarını icat ettiğini belirtiyor.
Bu iddianın doğru ve yanlış tarafları var. Öncelikle 1987 yılında Kaliforniya, La Jolla'daki Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü'nde yüksek lisans öğrencisi olan Malone; haberci RNA ipliklerini yağ damlacıklarıyla karıştırdı. Bu genetik karışım ile yıkanan insan hücreleri mRNA'yı emdi ve ondan proteinler üretmeye başladı (Malone, R. W., Felgner, P. L. & Verma, I. M. Proc. Natl Acad. Sci. USA86).

Malone, bu keşfin tıpta geniş kapsamlı bir potansiyele sahip olabileceğini fark ederek, daha sonra imzalayıp tarih attığı bazı notlar aldı. Hücreler kendilerine verilen mRNA'dan proteinler üretebilseydi, 11 Ocak 1988'de "RNA'yı bir ilaç olarak tedavi etmek" mümkün olabilirdi. Salk laboratuvarının bir başka üyesi de gelecek nesiller için notları imzaladı. O yılın ilerleyen saatlerinde Malone'un deneyleri, kurbağa embriyolarının bu tür mRNA2'yi emdiğini gösterdi. İlk kez biri, mRNA'nın canlı bir organizmaya geçişini kolaylaştırmak için yağ damlacıklarını kullanmıştı.
Peki ya bizi şüpheye düşen kısımlar ne?
Mucidi olmasına rağmen Dr. Malone'un açıklamalarına şüpheyle yaklaşmamızın en büyük sebebi, kendisinin kapsamlı bir mRNA aşısı üzerinde çalışmamış olması. Salk laboratuvarından tartışmalı ayrılan Malone, daha sonrasında HIV tedavisi için çalışmasını yaptığını iddia ettiği mRNA aşısı ile makalesi de hakemli bir dergide yayınlanmadı.
Malone'un diğer araştırmacıların çalışmalarından da yararlandığı deneylerinden yıllar sonra, mRNA bir ilaç veya aşı olarak kullanılamayacak kadar kararsız ve pahalı olarak görüldü. Düzinelerce akademik laboratuvar ve şirket, mRNA aşılarının yapı taşları olan doğru yağ ve nükleik asit formülünü bulmakla mücadele ederek fikir üzerinde çalıştı.

Günümüzün mRNA iğneleri, kimyasal olarak değiştirilmiş RNA ve onları hücrelere taşımak için farklı yağ kabarcığı türleri dahil olmak üzere Malone'un laboratuvarda geçirdiği zamandan yıllar sonra icat edilmiş yeniliklere sahipti. Daha sade anlatmak gerekirse Dr Malone 1987 yılında basit bir mRNA ortaya koymuştu. O zamanlar bunu kapsamlı bir aşıya getirmek için gerekli teknoloji yoktu. Bunu sağlamak da pahalıydı. Bu sebeple Dr. Malone'un, Pfizer aşısı minvalinde bir çalışmasının olmadığı biliniyor.
Günün sonunda...
Açıkçası bu konu ile ilgili yazmak çok yorucu. Dahası "aşı karşıtı" karşıtı biri olarak nesnel bir dille olayları aktarmaya çalışıyorum. Dr. Malone'un mRNA mucidi olduğunu iddia etmesinde sonuna kadar hakkı var. Özellikle son iki yılın en önemli buluşları arasında yer alan mRNA aşıları için hakkının verilmediğini, hatta "Beni tarihin dışını ittiler." dediği açıklamaları bulunuyor. Ancak günümüzdeki haline ne kadar aşina olduğu, bu konuda ne kadar çalışma yaptığı bir muamma. Dahası yaptığı açıklamalar, bazı kitleler tarafından ne kadar yanlış anlaşabileceğinin de farkında değil gözüküyor. Bu sebeple sosyal medya platformlarında yaptığı açıklamaların engellendiği aşikar.