Günümüzde pek çok şirket ''kültür'' kelimesinin anlamını küçümsüyor ya da tam olarak anlamıyor. Tabii ki bu kavram bir organizasyonun sosyal yönünde, kolektif tutumu ve bağları içerisinde hayat bulur fakat bu hikayenin sadece yarısıdır. Şirket kültürü aynı zamanda ticari faaliyetlerle de doğrudan bağlantılıdır. Bununla birlikte insanların işlerini sevmelerinin de en önemli nedeni şirket kültüründen geçer. Dışarıdan bakıldığında endişe verici görülen işlerin çalışanlar tarafından keyifle yapılıyor olmasının temel sebebi haline gelebilir.

Organik büyüme yolundaki girişimler, büyüme süreci boyunca çalışanlarının sektöre ve ekosisteme daha hızlı adapte olabilmesi için güncel teknolojileri takip edebilme eğiliminde olmalıdır. Hem yapılan iş için hem de şirket kültürü için çok değerli olan bu nokta başarının reçetesidir. Özellikle günümüzde çalışanların veriye dayalı daha iyi kararlar almalarını güçlendiren bir girişim, daha rekabetçi ve etkili bir çalışma ortamı yaratabilir.

Fakat gerçek hayatta ne yazık ki işler her zaman bu şekilde ilerlemiyor.

Organik büyümeler genellikle tahmin edilemez ve plansızdır. Örneğin Covid-19 salgını, girişimlerin hızlı teknolojik gelişmeleri üstlenme ve takip edebilme yeteneklerini test etti ve bu konuda sahip olunan boşlukları açığa çıkarttı. Dijitale geçişin hızlanması ile birlikte her büyüklükteki kuruluş ayakta kalmak için yeni araçları, yeni API ekosistemlerini, yeni veri analitiği platformlarını vb. entegre ederek çok kısa zamanda dijitalleşme kültürüne ayak uydurmak zorunda kaldı.

Bu yaklaşım zorundalıktan kaynaklı olsa dahi, çalışanların veriye dayalı kararlar alması için her zamankinden daha yetkin bir ortam oluşturdu. Ancak bu da beklenmedik paradokslara sebep olmadı değil. Dijitalleşmenin sağladığı çok sayıda veri kaynağının farklı noktalarına dokunan çalışanlar, aynı problem için çok farklı sonuçlar çıkartmalarına neden olabiliyor. Bir de bunu şirketler bazında ele alırsak, veriler üzerinden ulaşılan ortak bir zemin bulmakta zorlandıkça şirketler arası veri paylaşımı da giderek daha fazla engelleniyor.

Peki bu dijitalleşme hızlanmaya mı yoksa yavaşlamaya mı sebep oluyor?

Genel olarak bakılırsa dijitalleşme zorunluluğu işletmeler ve girişimler için iyi oldu denilebilir. İdeal ilerleyişte şirketler teknolojileri ne kadar çok benimser ve kültürlerine adapte edebilirlerse o kadar hızlı hareket edebilirler. "Google Nasıl Çalışır" başlıklı bir kitapta eski Google CEO'su Eric Schmidt, teknoloji devinin başarısının büyük ölçüde rakiplerinden daha hızlı hareket etme yeteneğine bağlı olduğunu ifade ediyor.

Google ve Amazon gibi muazzam dijital başarılara sahip şirketlerin ön plana çıkmasının sırrı da bu konuyla doğrudan bağlantılı. Çünkü bu şirketler müşteri davranışları ile ilgili verileri gerçek zamanlı olarak paylaşıyorlar ve bu da büyümeyi olumlu yönde ivmelendiriyor.

Her çalışan aynı verilere erişebildiğinde, işletmeler kültürlerini tek bir ortak öngörü etrafında yeniden keşfedebilirler. Bu da organizasyonu daha fazla inovasyona ve risk almaya uyumlu hale getirir ancak kontrollü olması kaydıyla. Ekiplerin çevik ve uyumlu hareket etmelerine ve ortaya çıktıkları çalışma ile müşteri ihtiyaçlarına yanıt vermelerine olanak tanıyan en temel hareket merkezi ise kültürel bileşenleridir.

Müşteri odaklı sürekli bir yaklaşım benimsemek neden önemli?

Pandemi bize nasıl çalıştığımızı, müşterilerimizle nasıl bağlantı kurduğumuzu ve hem uzaktan hem de yüz yüze etkileşimlerde nasıl bir kültür oluşturduğumuzu gözden geçirmeye zorladı. Gördük ki bir girişimin ya da şirketin kültürünü etkileyen en önemli faktör çalışma şeklidir. Başarıya ulaştıran ideal kültür ise müşterilere mümkün olan en iyi deneyimi ve mümkün olan en iyi ürünleri vermek olmalıdır.

Büyüyen şirketlerin, dijital inovasyonu besleyen girişimci ruhu ezmemeleri için bir disiplin kültürü ile yaratıcılık kültürünü dengelemek üzere bilinçli hareket etmeleri önemlidir. Yukarıdakilerin tümünü yönetebilen şirketler, kendilerini müşterilerin ihtiyaçlarıyla mükemmel bir şekilde uyumlu, harika dijital ürünlerin hızla yaratıldığı yeni bir çağda sektörlerine liderlik etmeye hazır bulacaklardır.