Dünya gibi ülkemiz de son yıllarda modern yaşamın sonuçlarının ceremesini çekmeye devam ediyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl sonunda başlayan ve bu yaz başında etkisini gözlerimizle gördüğümüz müsilaj sorunu bu sorunlardan biri. Sanayi ve kentsel atıkların arıtılmadan denize atılması ve küresel ısınma sonucu artan sıcaklık, müsilaj problemini gözler önüne sermişti.
Çevrecilerin son zamanlarda tıpkı müsilaj gibi mücadele verdiği bir diğer konu da bilinçsiz yapılan plastik atık ithalatı. Son yıllarda artan çöp ve özellikle de plastik atık ithalatı beraberinde işi usülüne göre yapmayan şirketleri de beraberinde getirdi. Türkiye'nin özellikle de güney kesimlerinde boş arazilere bırakılmış çöpten dağlar dikkatleri üzerine çekti.
Öyle ki oluşan görüntüler sonrasında bu yılın 18 Mayıs tarihinde yayınlanan kararla plastik atıkların yaklaşık yüzde 75 gibi büyük bir oranını oluşturan etilen polimerin ithalatı yasaklanmıştı. Hal böyleyken akıllara birkaç soru geliyor: Türkiye'de çöp ithalatı nasıl başladı? Son yıllarda neden bu kadar arttı? Bundan sonra bizleri ne bekliyor? Gelin bu soruların cevabına birlikte bakalım.
Avrupa'nın Çöp Merkezi
Ülkemizde son yıllarda artan bir çöp ithalatı bulunuyor. Özellikle de Avrupa ülkelerinden yapılan atık ithalatı geçtiğimiz 2019 senesinde zirveye ulaştı. Eurostat verilerine göre Türkiye'de yer alan şirketler, Avrupa ülkelerinden söz konusu yıl içerisinde 11.4 milyon ton atık ithalat etti. Bu sayı, aynı verilerde yer alan 2004 atık ithalatının üç katına denk geliyor. Türkiye'nin 2019 senesi içerisinde Avrupa'dan yaptığı atık ithalatının çok büyük bir kısmını ise 9.9 milyon ile ton demirli metal atıklar oluşturuyor. Bunu yaklaşık 700 bin ton ile kağıt atık takip ediyor.

Bu atık ithalatının içerisinde asıl sorunu ise plastik atıkların oluşturduğu görülüyor. Öyle ki Türkiye menşeili şirketlerin atık ithalatı içerisinde yer alan plastik atıklar ise son yıllarda sıkça kamuoyunda yer aldı. Örneğin İzmir Kemalpaşa'da bilinçsiz depolanan ithal plastik atıklar günlerce gündem olmuştu. Dahasında BBC, İngiltere'den ithal edilen plastik atıkların Adana'da boş arazilere ve yol kenarlarına saçıldığını tespit etmişti. Greenpeace ise bu atıkların yakıldığını iddia etmişti. Bu ve benzeri örnekler ile bilinçsiz çöp ithalatı sorun olarak dikkatleri üzerine çekmişti.

Yine Eurosatat verilerine göre Türkiye 2019 senesinde sadece Avrupa ülkelerinde yaklaşık 250 bin ton plastik atık ithal etmiş. Greenpeace Akdeniz ise bu sayının 582.296 ton olduğunu söylüyor. Aynı yazı içerisinde yer alan Greenpeace Akdeniz Plastik Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş'ın söylemlerine göre, dünya genelinde 1950’den bu yana üretilen plastiğin sadece %9’unun geri dönüştürülmüş. Bunun en büyük sebebi ise geri dönüşümün zahmetli ve pahalı olmasının yanı sıra, sanıldığının aksine plastik türlerinin çoğunun geri dönüştürülemiyor olması gibi nedenler yatıyor.
Peki Neden Atık İthalatı?
Zahmetli ve pahalı olan geri dönüşüm nihayetinde, tüketimin had safhada olduğu gelişmiş ülkelerde alternatif yollar tercih edilmesine neden oldu. Bu durum, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde atık ihracatının başlamasına yol açtı. 2000'li yıllar ile beraber Avrupalı ülkeler Çin Halk Cumhuriyeti'ne atıklarını göndermeye başladı. Bu durum öyle bir hal aldı ki 2016 senesinde Çin'in Avrupalı devletlerden yaptığı sadece plastik atık ihracatı 1.4 milyon tona ulaştı.
Bu durum Çin'in gelişen ağır sanayisiyle birlikte ülkede bir kirlilik krizine yol açtı. Bunun üzerine Çin hükümeti 2017 senesinde Dünya Ticaret Örgütü'ne gönderdiği bildiriyle yıl sonuna kadar; tüm plastik hurdalar, belirli metal geri dönüşüm atıkları, tekstil ürünleri ve diğer tüm ürünler dahil olmak üzere dört sınıf ile toplamda 24 çeşit katı atığın ticaretini yasaklamayı amaçladığını duyurdu. Bu yasak sonucunda Çin'in plastik atık ithalatı, 2018 senesinde milyon tonlar seviyesinden 50 bin tona, 2019 senesinde ise 14 bin tona geriledi.

Çin'in bu sahneden çekilmesi Avrupa ülkelerinin gerçekleştirdiği çöp ihracatı için yeni "alıcılara" ihtiyaç duymasına sebep oldu. Çin'in yarattığı boşluğu Malezya, Hong Kong ve Endonezya gibi komşu ülkelerin yanı sıra Türkiye doldurdu. Son yıllarda ise Avrupa ülkeleri OECD üyesi Türkiye ile bu konuda ticaret yapma konusunda hevesli olunca, ülkemiz bir anda Avrupa'dan en çok çöp ithalat eden ülke haline geldi.
Peki bundan sonra ne olacak?
Yukarıda bahsettiğimiz gibi ithalattaki bu artış beraberinde en hafifinden sorumsuz ve bilinçsiz olarak adlandırmak istediğimiz kişi ve şirketleri beraberinde getirdi. Bazı şehirlerde sağlıksız atık dağları oluştu, boş araziler ve tarım alanları plastik atıkların yeni yuvası oldu. 2019 yılında aylık 48.500 tona çıkan plastik atık ithalatı topraklarımız hatta denizlerimiz için bir tehdit haline geldi.
Öyle ki Çevre Bakanlığı bu yılın 18 Mayıs tarihinde yayınlanan kararla plastik atıkların yaklaşık yüzde 75 gibi büyük bir oranını oluşturan etilen polimerin ithalatı yasaklanmıştı. Ancak bu karar pek uzun ömürlü olmadı. Söz konusu kararın yürürlüğe girdiği 2 Temmuz'dan bir kaç gün sonra, Bakanlık ile sektör temsilcileri arasında varılan anlaşma ile yasağa ilişkin yeni düzenleme getirildiği duyuruldu.
Yeni düzenlemeler ile birlikte alınan yasak kararı sıkı denetime çevrilme kararı alındı. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, plastik/polietilen atık ithalatına ilişkin yeni düzenleme ile Türkiye'nin hem plastik atık ithalatıyla sanayisinin ihtiyacı olan geri dönüşüm ham maddesini sağlayacağını hem de etkin denetimle çevresel riskleri ortadan kaldıracağını ifade etti.

Yeni düzenlemeye göre kırma makinesi kapasitesiyle değil daha büyük yatırım gerektiren ve daha katma değerli ürün aşaması olan ısıl işlem kapasitesi baz alınarak ithalat oranı belirlenecek. Ayrıca Ticaret Bakanlığı'nın yeni düzenlemesine göre firmalar daha çevreci geri dönüşüm için gerekli makine-ekipmanları bulundurmak zorunda olacak.
Dahası ithal edilen atığın takibi için tehlikeli atık taşımacılığında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın kullandığı Mobil Atık Takip Sistemi (MoTAT), plastik atık ithalatında da kullanılacak. Böylece ithal atıklar, limandan fabrikaya gidene kadar çipli sistemle takip edilecek. Ürünün gerçekten fabrikaya mı yoksa beyan dışı bir yere mi gittiği tespit edilebilecek. Söz konusu düzenlemeler piyasada "çantacı" olarak tanımlanan, ürün ithal ettikten sonra geri dönüştürmeyip ticaretini yapanların engellenmesini hedefleniyor.
Bakanlığın bu adımları, ülkemizde başta Greenpeace Akdeniz olmak üzere çevre konusunda duyarlı insanların altını çizdiği bilinçsiz plastik atık konusunda önlem teşkil edebilir. Bu önlemin ne kadar etkili olacağını ise ilerleyen günler bize gösterecek. Ancak etilen polimere dair yasağın kalkması, gelecek aylarda plastik ve diğer atıkların ithalatının devam edeceğini işaret ediyor. Böylelikle Türkiye yakın gelecekte de Avrupa ülkelerinin bir numaralı müşterisi olacak.